30 Ağustos 2010

Git

Kör kütük aşık olmak.
Tam da istediğin gibi.
..hayatta en çok istediğin bunun gibi birşey mi?..

Mükemmel zamanların adamı.
Harika günlerin.
Hayatında uzun zamandan sonra ilk defa sıkılmadığın aksine zevk aldığın pazarların olması.

..babamın gidişinden beri nefretlik olduğum pazarları sevdiren adam..

Hep ellerimden tutan, bana sürprizler yapmaya çalışan.
..ama her defasında da sevimli bir şekilde eline yüzüne bulaştıran..

Bu kadar büyük bir kalbim olduğunu bana gösteren adam.
..senin sevgini oraya nasıl sığdırabildiğimi hiç bilemeyeceğim sanırım..

Hayatımda ilk defa birini beklemekten hiç sıkılmayacağıma emin olmamı sağlayan,
..yokluğunda benim hayatımı durdurmayı başaran insan..

Gidişine 1 ay kalmışken ve ben seni belkide 6 ay göremeyecekken
..içimde gitme demek bu kadar ağır basarken..
Git diyebiliyorum sana..
Git ki bana gelişini bekliyim.
Git ki bana geldiğin gün sana sarılmanın heyecanını yaşayayım..
Git ki kokunu özlemenin ne kadar da güzel birşey olduğunu anlayayım.
Git ki yanımda olduğun zamanların değerini anlayayım.

Tıpkı yanımdayken seni sevmenin nasıl birşey olduğunu anladığım gibi.
Ellerile beni sıkı sıkı tuttuğunda bunun nasıl ruhumu okşadığını öğrendiğim gibi..

Gidişinde birşeyleri öğretecek bana.
Güzel sesinle yetinmeyi, fotograflarına bakmayı ama gözyaşlarımı tutmayı.

Hadi git artık, sonrada koşa koşa gel bana..

26 Ağustos 2010

Duygu Durum Bozukluğu (:

Yalnızlık çöktü üstüme..
Ayaklarımsa hiç yere basmıyor bugünlerde.

İçimde öylesine bir sıkıntı var ki
..herşeyden sıkılma evresi..

Hayat bunaltıcı, hayat sıkıcı, hayat bıkkınlık verici.

Fonda ise hep müzik var.

Elim kaleme gidiyor defteri alıyorum iki imza bi resim..
..kalem elimden düşüp gidiyor..

Cümleler o kadar dağınık ki,
..toparlanamaz..
..toparlayamazlar..

İçim o kadar karışık ki,
..mutlu muyum?..
..memnun muyum?..

Etrafımdaki insanlar o kadar güzeller ki bazen kendi çirkinliğime bakıp tıkanıyorum.
Olduğum yerden hoşnut değilim.
Olmam gereken yerden uzakta oluşum yarını uzun uzun düşünmeme neden oluyor.

..istediğin herşeyi yapabiyor musun?..
Hayır!
..aklına esen ilk şeyi yapabilir misin?..
Hayır!

..herşeyini bırakıp gidebilir misin?..

Herşeyim olmadan bir yere gidemem.

Bağımlıyım ben.
Etrafımdaki herşeye bağımlıyım.
Sevdiklerime, sevmediklerime.
Acıya, tatlıya, hüzne, kedere, mutluluğa..
Sevgilime, aileme..

Duygu - Durum bozukluğu işte.
Doktor denedi ama onaramadı bunu bende..
2 gün sonra kahkaha atarken görebilirsiniz İstiklalde, Cihangirde..

Paputa - 2010

Bu benim için bir klasik oldu artık.
..her sene sana iki mektup..
Biri mutlu olmamı gerektiren diğeri hayatımdaki depremin yıkıntılarına bakıp üzülmemi gerektiren.
Daha yaşın ne ki doğum günün için bu kadar hüzünleniyorsun diyebilirsin.
Benim için her zaman en zoru sensiz geçirdiklerim oldu.
Senin bana sarılıp "iyi ki doğdun" diyemediklerin oldu.
Sesini duyamadıklarım, yüzünü göremediklerim.

Ben büyüdükçe sen uzaklaşıyorsun, annemse yaşlanıyor.
Senin yokluğunu onunla tamamlamaya çalışıyorum bende o gün.
Ona 2 defa sarılıyorum!
..biri sana..

Bundan bir hafta sonra yine mumları senin nefesin olmadan üfleyeceğim.
Gözlerim dolacak, dilek tutmaya aklım yetmeyecek.
Sensizlik beynimi o kadar dolduracak ki dilek tutmayı unutacağım yine..
Mumlar söndürmemi beklerken eriyecek.
..gözlerimden bir damla yaş pastaya doğru inecek..

Ve diyeceğim ki;

iyi ki doğdum PAPUTA!
..iyi ki senin kızın olarak dünyaya geldim..
Ve sadece senede 2 gün kullandığım o kelime cümlemin sonunda olacak;
"Seni çok özledim BABA!"

Sensiz 9. yaş günüm kutlu olsun mu?